Günümüz modern ortodonti bilimi anlayışı içinde ortalama 7 yaşlarında çocukların sizce problemi olsun ya da olmasın ortodontik tedavi açısından bir ortodonti uzmanınca muayene edilmesi önerilir ve tavsiye edilir. Bu yaşlarda birinci daimi azı dişler (6 yaş dişleri) ve daimi kesici dişler genellikle gelmiştir ve çapraşıklıklar, ters kapanış olguları, yer darlığı ve diğer problemler değerlendirilebilir.
Ortodontik tedaviler faz 1 ve faz 2 olarak iki ana gruba ayırılabilir. Faz 1 ortodontik tedaviler genelde karışık dişlenme döneminde (süt ve daimi dişlerin ağızda beraber bulunduğu dönem) yapılan ortodontik tedavilerdir. Faz 2 dönemi ise artık ağız da hiç süt dişinin bulunmadığı tüm daimi dişlerin yerini aldığı dönemde yapılan ortodontik tedavileri kapsar.
Faz 1 ortodontik tedaviler sınırıdır. Eğer bu yaştaki çocukta çok acil müdahale edilmesi gereken bir durum yoksa ortodonti uzmanları hastaları daimi dişlenme dönemlerinde tedavi etmek isterler. Çünkü ortodontik tedaviler tüm daimi dişler uygun bir şekilde yerini alınca ortalana 12-13 yaşlarında nihayetlenecek erken başlayan tedaviler de hastayı ve dolayısıyla ailesini olumsuz etkileyecek sıkıntıya sokabilecektir.
Faz 1 ortodontik tedaviler arasında alt ve üst çenenin şiddetli uyumsuzlukları, tek dişi ya daha fazla dişi ilgilendiren ön ve arka bölgedeki ters kapanışlar, çok şiddetli yer darlıkları, parmak emme vb. kötü alışkanlıklar sayılabilir.
Ne yazık ki hiçbir fikri olmasa dahi bazen sonuçlarını bilmeyerek bazen de bilerek başka nedenlerle bu işi iyice öğrenmeden bazı hekimlerin ortodontik tedavi uyguladıklarını, son zamanlarda çocukların hiç gereği yokken bu yaşlarda genelde takıp çıkarılan apareylerle tedaviye tabi tutulduğunu sıklıkla görüyoruz o yüzden eğer şüpheniz varsa nerede yaşarsanız yaşayın Ankara, Polatlı, Temelli, Kırıkkale ortodonti uzmanı tavsiye alın. Ya da üniversite ve devlet hastanelerinin ortodonti bölümlerine başvurun.
Eğer doğru endikasyon koyulur ise erken tedavi sayesinde ortodontist çene gelişimi ve diş sürmesine rehberlik edebilir. Erken tedavi ile aynı zamanda alt ve üst diş arklarının genişliği, daimi dişler için yer kazanma, ileri de ortodontik tedavi amaçlı daimi diş çekiminden kaçınma, parmak emme, anormal yutkunma ve konuşma problemleri çok daha iyi değerlendirilip tedavi edilebilir.
Faz 2 tedavi ise çene darlığı, çapraşıklık, açık kapanış dediğimiz dişlerin kapanmaması, yer darlığı , diş dönüklükleri v.b bir çok nedenle uygulanabilir.
Burada yeri gelmişken erken yaşta ortodontik tedavilerde spontan iyileşme sağlayan bana göre doğru bir endikasyonla ve iyi bir strateji ile hastaları ciddi faz 2 ortodontik tedavilerden kurtaracak olan seri çekimden Mc Namaradan çeviri yaparak bahsetmek istiyorum. Ankara da ben ve bir çok ortodonti uzmanı bu tedaviyi uygulamakta ve ortodontik tedavileri kolaylaştırması açısından hastalarına tavsiye etmektedir.
Seri Çekim (Mc Namara)
Seri çekim, daimi dişlerin engelsiz erupsiyonunu kolaylaştırmak için süt dişlerinin sıralı çekimiyle ilgilidir. Prosedür her zaman değil ama genellikle dört I. premolar dişin çekimiyle sonuçlanır. Bu prosedür Avrupa' da 1930' larda başlamıştır ve Hotz, Kjellgren, Terwilliger, Lloyd ve Palsson dahil bir çok kişi tarafından savunulmuştur. Seri çekim sıralaması Dewel, Ringenberg, Graber, Dale, Proffit ve Moyers tarafından daha fazla açıklanmıştır.
Tipik seri çekim protokolü, rotasyonlu süren yada başlangıçta süt kaninler tarafından erüpsiyonu önlenen daimi lateral keserlerin görünme zamanında başlar. En yaygın kullanılan protokolde çekilmek üzere olan ilk dişler süt kaninlerdir. Bu dişlerin çekimi erupsiyona, posterior harekete ve daimi lateral keserlerin diziliminin spontan düzelmesine izin verir.
Altı-on iki ay içinde dört süt I. moların çekimi yapılır . İdealde dört I. premoların kök gelişimi daimi kaninlerin önündedir dolayısıyla I. premolarlar kaninlerden önce sürer. Bu aşamada bazı klinisyenler I. süt molarların çekimiyle aynı zamanda I. premolarları çekmeyi tercih eder böylece I.premolarlar ortaya çıkmadan alınarak değişiklikler daha uygun olacaktır. Sürmeden önce daimi caninler çene içinde I. premolarların bulunduğu yere doğru hareket edebilir.
Eğer dişler okluzyona sürmeye uygun ise protokolün ikinci adımı I. premolarların çekimidir .. Mandibuler keserlerde genellikle uprighttır, bu bazen çok fazladır . İkinci molarların sürmesine yakın dentisyonu sıralamak ve detaylandırmak için sabit apareyler kullanılabilir .
Graber' e göre seri çekim, daimi dişlerin uygun sıralanması için yeterli yerin olmayacağı belirli ve adil derecelerde endikedir. Proffit diş-boyut/ark- boyut uyuşmazlığının 10mm yada daha fazla olduğu öngörülüyorsa seri çekimin endike olduğundan bahsederken Ringenberg 7mm ve fazla uyuşmazliktan bahseder.
Ek olarak Graber seri çekim programının başarısının hastanın mevcut kraniofasial morfolojisine bağlı olduğunu vurgulamıştır. Eğer dentisyonun sagittal ilişkisi normal ise (class I molokluzyon) bu tedaviyle başarı şansı, uygun rehberlik ve hasta kooperasyonuyla nispeten iyidir. Eğer Class II ve Class III malokluzyonda seri çekim prosedürleri uygulanacaksa, yalnızca ortaya çıkan intra- ark problem için değil, mevcut inter-ark ilişkisinin çözümü için büyük dikkat harcanmalıdır. Aşırı iskeletsel imbalans durumlarında rutin seri çekim protokolleri genellikle endike değildir.
Bizim görüşümüze göre seri çekimle ilgili tedavi kararı vermede değerlendirilmesi gereken primer faktör bireysel diş boyutudur. Diş boyutlarının abnormal şekilde geniş olduğu, bunun sürmüş santral keserler tarafından belirlendiği durumlarda seri çekim protokolleri uygun olabilir. Örneğin erkek ve kızlarda maksiller santral keserin ortalama meziodistal boyutu sırasıyla 8,9 ± 0,6mm ve 8,7 ± 0,6 mm'dir. Meziodistal boyutu 10 mm yada daha fazla olan bir santral keser, hastanın ortalamadan daha geniş dişlere sahip olduğunu gösterir. Tabi ki, gelecek ark perimetresi ihtiyaçlarını tahmin etmede daha sofistike mixed dentisyon analizleri kullanılabilir. İlk muayenede panoramik radyograf alınabilir. Kullanılan metod ne olursa olsun, mixed dentisyon hastasının gelecek ark-perimetre ihtiyaçlarını tamamen değerlendirmek önemlidir.
Seri çekim rejiminde tedavi planında düşünülmesi gereken başka bir faktör, özellikle dudak kasları gibi yumuşak dokulara ve ilgili iskeletsel elemanlara mandibular keserlerin anteroposterior pozisyonudur. İstenmeyen fasial kontur değişikliklerine neden olduğundan masiller ve mandibuler anterior dişleri aşırı retruzyonlu hastalarda seri çekim önerilmez. Gerçekte konkav yada '' dished-in'' fasial görünüm yaratmak için mandibuler keserlerin hafif reziduel çapraşıklığı tercih edilir. Benzer şekilde maksimum keser retraksiyonu arzu edilen ve tedavi seçeneği olarak genellikle sabit aparey tedavisinde maksimum ankraj mekaniklerinin kullanıldığı bialveoler protruzyonlu hastalarda seri çekim protokolü endike değildir.
Seri çekimin diş-boyut / ark-boyut uyuşmazlığı problemlerinin her durumda çözüm olmadığı bilinmekterdir. Maksiller ve mandibuler dentisyonun sagittal pozisyonunda istenmeyen değişiklikler oluşmasından ve mandibuler keserlerin lingual tippinginden kaçınmak için dikkat gösterilmelidir. İlave olarak, Seri çekim prosedürünün başlatılması dental arkta istenmeyen aralanmalarda sebep olabilir.
Seri çekim önemli diş-boyut / ark-boyut problemleri olan aynı zamanda dar, tapered maksilla ve gülümsemede ağız köşelerinde ''negatif space''i bulunan hastalarda, RME ile kombine uygulanabilir. Arklar ilk önce ''broaden the smile'' için genişletilir ve diş/ark imbalansını azaltmak yada elimine etmek için seri çekim prosedürü başlatılır.
Sonuç olarak, her ortodonti hastası dental arkların ortodontik ve ortopedik ekspansiyon olasılığı olsa bile daimi diş çekimi yapılmadan tedavi edilmeyebilir. Geniş dental boyutları olan hastalarda tedavi planı genellikle çekimi içerir.
Kaynak: Mc Namara